17 Nisan 2013 Çarşamba

Dişleri kaşınırken..

islakpatiGeçen hafta oyun oynarken Mocha yanlışlıkla elime hamlede bulundu. Sonuç elimin üzerinde diş izleri, daha da kötüsü morarma oldu. Elim şişti, günlerce ağrısıyla kendini hissettirdi. Olay sadece elimdeki oyuncağına atlamasıyla olmuştu, kısacası kazaydı.

Bunun üzerine aklıma yavruyken yaşattıkları geldi. Ne lanetti o günleri. Ellerime yapışıp 'oyuncak mı buu' diye delirirdi. Bol paça kotlarıma, uzun eteklerime yapışıp bırakmazdı. Ellerime dadandığı zamanlarda ellerimi saklardım, karşıma geçip deli gibi havlardı. Galiba oyuncak sandığı ellerimi istediği için yapıyordu. :)

Öğrendim zamanla sebebini, yavru köpeklerde diş kaşınmasıyla gelen huylar. Dişeri kaşınırken yaptıklarına izin verseydim büyüdükçe sonum ne olurdu bilemiyorum. 

islakpatiZamanla, sabırla, al yavrum oyuncağınla oyna diyerek atlattık o günleri. Dişlerini kaşısın diye ne var ne yok aldım, zamanla öğretebildim onlarla oynaması gerektiğini. Evde oynaması için aldığım bir sürü oyuncağa dışarı çıkınca oynarız diye aldıklarım ve ayy bu çok tatlıymış diye alıp getirdiklerim eklenince Mocha'nın bir sepet dolusu oyuncakları oldu.

O zamanlar 4 yaşında olan yeğenim Mocha'nın oyuncak sepetini görüp 'aa teyze bu oyuncak sepetinden bende de var' dediğinde abarttığımı anlamıştım ama iş işten geçti.


Hala ihtiyaç diye almaya devam ettiğim için bir sürü oyuncağı var. Ona çorap versen oynar, ben kendimi eğlendiriyorum, çaktırmayın. :)

islakpati

16 Mart 2013 Cumartesi

Köpeğim yemeğini isterse yemesin


islak patiHani bir söz vardır 'yemedim yedirdim, giymedim giydirdim' denir. Ben ayıma genelde yemedim yedirdim, içmedim içirdim diyorum ya da yalan olur beraber yedik içtik diyelim. Geldiği günden beri doymak nedir bilmediğini düşünüyorum. Beynini giden sinyallerde sorun var gibi. Ne versen yer dedikleri modellerden bizimki. Markasını söylemeye gerek yok ama bebekliğinden beri Türkiye'de bulunan en iyi kuru mamalarla besleniyor hanımefendi. İlk geldiği hafta veterineri yemeğini yemezse şöyle yap böyle yap dedi ama hiç gerek kalmadı. Çünkü arkadaş mama kabına ne koysan löp diye yutuyordu. Şiştikçe şişmesini geçtim bir ara o kadar hızlı yemenin karşılığında mamayı olduğu gibi yedikten iki dakika sonra önüme sermişti. Panik bir insan olduğum için veterinere koştum tabi. Az az ver ve yavaş yemesini sağla filan demişti. Az da versem baktım tek hamlede yutuyor çiğnemeden birkaç kere yanına gidip tamam diyip ilk lokmasında göğsünden çektim hayvancağızı. Üç gün sonunda tam yanına giderken ağzımdan çıkan 'tamam' sözüyle geriye çekilmesi karşısında 'yok artık' dedirtmişti bana. Hayır yani akıllısın bana mı salak rolüne yatıyorsun, yoksa hakikaten salak mısın dediğim çok olmuştur. :)
 
islak pati Yemek yemesi konusunda hiç sıkıntı yaşamadık değil tabi ki. Bir süre sonra haspam mamasını beğenmedi. Tam da hatırlamıyorum ama belki ödül olarak verdiğim şeyleri abartmamdan kaynaklı, belki yaz geldiği için sıcakla yemek istememesinden kaynaklı mamasını yememeye başlamıştı. Hemen öğrendiklerimi uyguladım tabi. Mama kabına hafif ılık su koydum, 10-15 dakika içinde yemedi hemen kaldırdım. Birkaç gün defalarca yaptım bunu. Dördüncü günün sonunda ben kazandım. Kaç gün daha sabrederdim bilemiyorum ama ya o mama yiyecekti ya da benim yemeklerimden yiyecekti. Benim yediklerimden yiyemezdi, onun için sağlıklı değildi. Her gün ona yemek yapmak gibi bir düşüncem de olamazdı. Yani sonuna kadar sabredip ben o mamayı yedirirdim.
 
Tanıştığım köpek sahiplerinden çok duyduğum bir cümledir. Bizimki mamasını yemiyor, sevmiyor gibi şeyler. İki üç kere mamasını yemeyen köpeklerinin önüne değişik(!) yiyecekler koyuyorlar. Sonucunda mamayı ben olsam bende yemem. :) Neyin, kime, neden, nasıl zararlı ve yararlı olacağına herkes kendi karar verir ancak ben kendimi biliyorum ve hiçbir zaman köpeğimin alması gereken tüm besinleri veremeyeceğime eminim. Ben kolay yoldan kuru mamaları seçenlerdenim.
Mocha da mama kabının yanında uyuya kalanlardan. Herhalde mutludur. :)
 

18 Şubat 2013 Pazartesi

Yavru köpek enerjisi başa bela!

Enerji konusunda çok büyük sıkıntılarımız vardı. Köpeklerle oynatmalar, oyuncaklarla oynatmalar, birlikte koşmalar çare olmuyordu. Bütün köpek sahipleri 'oh iyi oynadılar bugün, akşam uyur hepsi' derken ben aklımdan acaba akşam ne kadar süre yatar diye geçiriyordum. Bizim ki yorulmuyordu. Öyle ki internete kaç kere hiperaktif köpek yazdığımı bir ben bilirim. Eve döndüğümüz zaman ben kendimi koltuğa attığımda oyuncak alıp gelip bacağımı ittire ittire 'hadi oynayalım bee' diyordu resmen. Bu oyun istekleri onu tınlamadığım zamanların sonunda havlama nöbetleriyle devam ediyordu. Bir gün tepem attı. Aldım oyuncağı ağzından. Nasılsa havlamaya meraklısın havla veririm dedim. Çok geçmeden havladı :) Daha sonra tekrar aldım oyuncağı tekrar havla tekrar havla derken en son parmağımla bir kere havla iki kere havla beşe kadar havlatıyordum. Ne güzel ya dedim kalktım ödül bisküvisini aldım oturttum hadi bir kere havla dedim. Manyak şey beş kere havladı ve elimdeki bisküviyi kaptı kaçtı. Gülsem mi ağlasam mı dediğim bir andı ama baya sesli güldüm itiraf edeyim :)

İnsanların köpeklerine nasıl oluyorda bu kadar çok şey öğretiyor dediğim zamanlarımdı. Beceriksizin tekiyim çünkü anlatabilmem için karşımdakinin ultra zeki olması gerektiğini düşünüyorum. Öyle ya da böyle ufak tefekte olsa bizimkinin kendi becerisi olduğunu düşünüyorum. Ben üstüme düşeni yapmıştım, bir şeyler öğretmeye çalışmıştım sonuçta. Akıllı olmasına akıllıdır ya da vazgeçtim. Akıllı olduğunu da sanmıyordum. Ama bu enerjisini atmak kadar zor başka ne vardır acaba.
 
Pisikopat gibi ev de yatmadığı zaman hemen takıp tasmayı dışarıya çıkarıyordum. Gına gelmişti. O zaman küçük olduğu için götürebildiğim her yere onu götürmeye çalışıyordum. Şimdi heryere götürmeye çalışmadığım doğrudur. Ama o zaman çok abarttığım da doğrudur. Arkadaşlarıyla mangal partisine davetli kaç kişi köpeğini de alır gider ki? Ben yaptım gene olsa gene yaparım o ayrı :) En azından o gün kucaktan kucağa koşmaktan yorgun düşmüştü. Ben kazanmıştım.
Köpeğinin enerjisini atmak için benim gibi deli divane dolanan kaç kişi varız bilemem. Ama bana hiç benim gibisi denk gelmedi. Genelde 'off hiç durmuyo bu, napıcam bilmiyorum' diyenleri denk geldi. 'E be güzel kardeşim bir sabah bir akşam 10 15 dakika köpeği yürütürsen ne bekliyorsun' diyemedim hiç birine. Ben sizin halinizdeyken diye cümleye başlayıp yaptıklarımı anlatsam deli bu yaa diyip yanımdan kaçarlar diye korkarım. Hoş ben de genelde başarıya ulaşamıyordum ama arada da olsa yatıp sızdığını görünce o zaman bugünün aynısını yarın da yapıyoruz diyebiliyordum :)



Nadirde olsa bazen eve döndüğümüzde uzun süre uyuyabiliyordu. Ama Mocha o hale gelince benim ne halde olduğumu anlatmama gerek yok diye düşünüyorum :)

7 Şubat 2013 Perşembe

Yavru köpek çişini öğrenecek!

Evde geçirdiğimiz zamanlar işkenceydi. Hep öyle hatırlıyorum ve anlatıyorum. Ama onu mıncıkladığım, yerden havaya zıplatarak kendimce oyunlar oynadığım zamanlar geri gelmeyeceği için üzülüyorum. Her kötü zamanımızın, aslında güzel izleri olduğu gerçeğiyle çok sonra yüzleşiyorum. Şimdi gene sorsalar lanet okurum, bir sürü şey sayarım ama içinde ufak ya da büyük güzellikler olmasa katlanılamayacağına eminim. Aşılarının bitmesine yakın artık evin heryerine işemekten vazgeçmişti zeka küpü. İşediği her yerden sonra gazetelerin üzerine koyup bekleme seanslarımız çok ünlüydü. Hatta çoğuna tanık olan arkadaşım bir gün, sen bunu gazeteye koyuyorsun çiş buraya filan diyorsun ama o tavana bakıyor, resmen kale almıyor seni demişti :) öyle ya da böyle çin işkencesi çektirmişim aslında doğru diyemem ama bir şekilde anlaştık veletle. Her zaman tuturamasada genel olarak çişini gazeteye yapabiliyordu.
Aşıları bitse de dışarıya çıksak diye geberiyordum artık. Bir kolum vileda, bir kolum elektirik süpürgesi olmuştu. Veterinere sık sık aşı olmaya gidiyorduk. Zaman geçtikçe iyice şişti bizimki. Yine bir gün veterinere giderken, artık koptu kollarım kucağımda taşımakta diye bıraktım bunu kaldırıma. Hadi dedim bakalım yürüyecekmisin. Haspam yıllardır sokaklardaymış gibi pıtır pıtır yürüdü benimle. Biraz yerleri koklayarak ilerledikten sonra aldım geriye kucağıma yolumuza devam ettim. Veterinere gidince anlattım. Bir zılgıt daha yedim. Başlangıcı güzeldi, aferin dedi :) Sonra iyi halt ettin dedi :) Aşıları bitmeden neden yürütüyorsun, bağışıklık kazanmadı daha, o olur, bu olur dedi durdu. 'Tamam yaa bi daha yapmam' diyebildim sadece.
Sonra tombik köpeğimi kucağımda söylene söylene taşıdım. Aşılardan sonra çıktık dışarıya, o park senin bu park benim gezmeye başladık. Çıkmaz olaydık dediğim zaman ilk günlerden başladı. Günde en az 5 kere indiriyorum, yetmiyor eve de yapıyordu gerizekalı. Her çıkışımızda tuvaletini yapmıyordu. Yapsın diye elimde gazeteyle parka gidiyordum bizimki etraf koklamaktan, köpeklerle oynamaktan ihtiyaç gidermeden eve dönüyordu. Eve gelip gazeteye yapıyordu ama!
 
 
Minnacık birşeysin nerde saklıyorsun bunları diyip duruyordum. Yavru köpekler sık sık tuvalete çıkarmış anladık da bu fazla değil mi yavru kurt diye söyleniyordum hep.  Fazla değilmiş, yavru köpek dışarıya alışması için gerekirse 8 9 kere bile dışarıya çıkarılmalıymış. Sonra öğrendik!

3 Şubat 2013 Pazar

Ev hapsinin sonları


islakpati
İlk ay bitmek bilmemişti. O zamanlarını hatırladıkça geriliyorum. Aşıları bitse de atsam dışarıya, koşsa diye bekliyordum. Yerinde durmayan, hoplayıp zıplayan, bazen de birisi kuyruğuna basmış gibi bütün evi koşarak turlayan bir canavar düşünün. Heh şimdi gözünüze bu canavarın durduğu saniyelerde çişini yaptığını getirin. Tabi bu arada gel, git, yapma, hayır, bırak gibi milyonlarca kelimenin bir tanesini bile dinlemediğini de unutmayın.
İşte böyle bir manyakla aynı evde günlerce çıldırdım ben. Ne yaptıysam onu sakinleştiremediğimi düşünüyordum. Sonra biraz bakınınca internette bebek olduğu için doğal olduğunu ve bir şeyler öğretmem gerektiğini anladım.

Hemen girişimlerde bulundum, haydi komutları öğreteyim dedim. Sadece otur komutunu öğretebilmem için ayrı bir sabra ihtiyacım vardı ya da sakinleştiricilerle filan köpekle ilgilenmem gerekiyordu. Sabrımı denedim hep ama ufak bir sorun vardı. Öğretmeye çalıştığım hangi komutsa bizimki başka bir şey öğrendi.
 
islakpatiMesela otur komutunu biraz biraz öğrettiğimi düşünüp hemen yat komutuna geçtim. Akıl ya işte elimde mamayla yatmasını beklerken ağzımdan çıkan kelime en çok bekle olmuştu. Ben bunu çok sonra fark ettim. Hiç yerinde durmadığı için sürekli ben ona bekle diyip duruyordum. Hatta bekle demiyordum 'bekleee' diye böğrüyordum. Sonuçta bence ilk öğrendiği şey aslında beklemek olmuştu. Bir süre sonra hangi pozisyonda kalırsa bekle dersem öyle kalakalıyordu. O kadar çok işime yaradı ki. Çişini yapıp tüm evi dolaştığı zamanlar artık bekle diyince uzaklaştığı yerde kalmasını sağlıyordu. Daha sonra dışarıya çıkmaya başladığımızda eve döndüğümüz zaman patilerini silmek için önce ben eve giriyordum sonra bekle diyip patilerini siliyordum.
 
islakpatiBu ve bunun gibi bir çok yerde ben bekle dedim, diyorum, diyeceğim. Beni en çok kurtaran bu bekle komutu oldu. Bekle komutunu öğrendikten sonra çekilmiş düzgün sayılabilecek biraz fotoğrafları olmaya başladı. 
Bir de şu anda hastası olduğu, o zamanlar ilk kez tanıştığı bu kemikler sayesinde bir süre yatıyordu. Koca göbeğinin kas olmadığı her halinden belliydi. Oburun tekiydi, hala öyle. Bu kemikleri de bir şey sanıyor garibim. 



 
 

Vee 'bekle Mocha!'